Evliyalar şehri Kastamonu’ya giriş yaptığında, camilerden yükselen ezan sesleri karşıladı onu. İnsanların sosyalleştiği, yardımlaşmanın ön plana çıktığı, komşusu açken tok yatmayanların toplandıkları külliyeleri gezdi. İçindeki medreseleri, camileri, türbeleri, misafirhaneleri, aşevleri ile bir insanın doğumundan ölümüne ve sonraki hayatın varlığına kadar her şeyi yansıtıyordu burası. İsmail Bey, Yakup Ağa ve Yılanlı Külliyelerinde bunu fazlasıyla hissetti. Anadolu’nun manevi direklerinden Şeyh Şaban-ı Veli Türbesi’nde zemzem tadında asa suyu içti. Çivi kullanılmadan yapılan Mahmutbey Camii’nde ahşap işçiliğinin en ince detaylarını gözlemledi. Nasrullah Camii’nden çıkarken güvercinlere yem attı. Atabey Gazi Camii’nde imamın Cuma hutbesine kılıçla çıkmasına şaşırdı. Aşıklı Sultan Türbesi’ni ve daha birçok yeri gezdi. Kastamonu’da yaptığı ruhani yolculuğunda şahit olduklarıyla, kalbinin ferahladığını hissetti.